AHDE VEFA

AHDE VEFA

Esselamun Aleykum, değerli kardeşlerim,

Allahın Rahmeti, Bereketi, Mağfireti tüm inananların üzerine olsun.

Değerli Kardeşlerim,

İnsanın karakterini, kişiliğini oluşturan değerlerden biride vefalı oluşudur.

Ahde vefa, verdiği sözde durma, yaptığı anlaşmaya sadık kalma, kişinin sözünün ve özünün bir olmasıdır.

Kur’anı kerimde, iman yalnızca zihinsel bir inanma olarak değil, bunu yanında kişinin dini kurallara uyacağına dair gönüllü bir taahhüdü olarak değerlendirmek sureti ile iman ve ahit arasında sıkı bir ilişki oluşturulmuştur.

Kur’ana göre ahde vefa;  iman ederek Allah cc.hu ile ahitleşmiş, ve bu suretle kendisini hür iradesi ile bağlılık mükellefiyeti altına sokmuş olan müminin ahlaki bir borcudur.

Bu konuda Yüce Rabbim Kur’anda şöyle buyurmaktadır. “Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur.” (isra suresi 34 ayet)

Bu sebeple Kur’an ahdin üzerinde durmuştur.

Allah cc.hu insanoğluna vermiş olduğu her vaadin, yükümlülüğünü (sorumluluğunu) taşıyanları borçlu kılar.

İslam ahlakında bu sorumluluğun yerine getirilmesine AHDE VEFA veya AHDE RİAYET denir ki, her iki deyim de Kur’andan alınmıştır.

Kur’anı Kerimde Yüce Allah şöyle buyuruyor.  “Söz verdikleri vakit ahitlerini yerine getirenler, işte bunlar gerçek sadıklar ve muttakilerdir. Onlar ki emanetlerine ve verdikleri sözlere,  riayet ederler.

İslam Âlimlerine göre, ahde vefayı yüksek bir fazilet haline getiren husus, kişinin taahhüdünün aksini her an yapma imkânına sahip olduğunu bilmesine rağmen kendisini verdiği söze bağlı hareket etme zorunda hissetmesidir.

Kur’anı Kerimde ve Hadisi Şeriflerde olgun müminin özelikleri sayılırken,  ahde vefa özelliklerine işaret edilir.

Kur’anda ahde vefa ile ilgili ayetlerde,  ahde vefa göstermenin önemine dikkat çekilerek, ahdin bir sorumluluk olduğu haber verilmektedir. Allah müminleri verdikleri sözleri tutmakla yükümlü kılmıştır. Güvenilir olmak, müminin önde gelen vasıflarından biridir. Tüm Resuller kavimlerine kendi güvenilirliklerini göstermişler, dürüst ve ahlaklı kişiler olarak tanınmışlardır. Bu durumda, güvenilirliğin önemli bir parçası olan ahde vefa büyük önem taşır.

Peygamberimiz sav. Efendimiz bu hususta yaptığı anlaşmaya bağlı kalan en büyük önderimizdir.

Bir Hadisi şerifinde şöyle buyurmaktadır. “Vefa, bir mümin özelliği, vefasızlık ise münafık özelliğidir.”

Resulullah efendimiz sav. Bu hususta dostunu da düşmanını da birbirinden ayırmamıştır.

Dostuna verdiği sözde durup onu yerine getirdiği gibi, düşmanları ile de yapmış olduğu anlaşmalara da sadık kalmıştır.

Peygamberimize daha peygamberlik gelmeden önce bir dostu ile ahitleşmiş buluşmaları için bir birlerine söz vermişlerdi. Karşı taraf söz verdiği halde gelmemiş olmasına rağmen, peygamberimiz söz verilen yerde üç gün beklemiştir.

Peygamberimiz sav. Vefası aile içerisinde de yaşanıyordu.

Hz.Aişe R.a anlatıyor;

Yaşlı bir kadın Resulullah sav. Efendimizi ziyarete gelmişti. Aralarında şöyle bir konuşma geçti.

-Sen kimsin.

-Müzeyne den olma cüsame,

-Nasılsın. Ne haldesin. Bizi görmeyeli nasılsın.

-Anam Babam sana feda olsun ya Resullullah, iyiyiz. Dedi.

Kadın çıkınca,

-Ya Resulullah bu kadına çok ilgi gösterdiniz sebebi ne idi. Diye sordum.

O da bana,

-Hatice hayatta iken bize gelir giderdi.

 Ya Aişe ahde vefa imandandır. Dedi.

Peygamberimiz sav. En zor şartlar altında dahi verilen sözde durmayı, sonuçları kendisinin aleyhine de olsa hiçbir şekilde vefasızlık göstermemeyi tavsiye etmiştir.

Buna en güzel örnek, Bedir savaşı için yapılan hazırlıklar sırasında yaşananlardır.

Bedir savaşı için hazırlıklar yapılır.

İslam ordusu Medine’den ayrıldığı sırada, Huzeyfe el yamanı ile babası Huzeyl Peygamberimiz sav. İle aynı saflarda savaşmak için yola çıkmışlardı.

Müşrikler baba oğlu yolda gördü. Onları sorguya çektiler.

-Siz herhalde Muhammed’in yanına gidiyorsunuz.

-Evet, bizim bundan başka bir niyetimiz yoktur. Dediler.

Bunun üzerine müşrikler onları zorlayarak Medine ye dönmelerini istemişler ve Peygamberimizle birlikte savaşa katılmamaları için onlardan söz aldı.

Bir müddet sonra Huzeyfe ve babası ile Bedir de Peygamberimiz sav efendimizin huzuruna çıkarak, Müslüman askerlerle birlikte savaşmak istediklerini bildirdiler.

Müşriklerle aralarında geçen olayı da anlattılar.

Peygamberimiz sav. Onların müşriklere verdiği sözü öğrenince, insan gücüne o anda çok fazla ihtiyaç olmasına rağmen, onlara şöyle buyurdu.

-Hayır, siz Medine’ye dönün onlara verdiğiniz sözü yerine getirin. Biz de müşriklere karşı Allahtan yardım dileriz. Onun yardımı bize yeter. Dedi.

Bundan şu anlaşılmalıdır.

Toplum içinde yaşayan İnsanlar, hayatın gereği olarak, birbirleri ile yaptıkları sözleşmelerin, esaslarına uygun hareket etmelerinin verdikleri sözleri yerine getirmeleri gerekmektedir.

Her şeyin en güzelini Allah bilir. Selam ve Dua ile Allaha emanet olun.

 

 

 

 

 

Yorum gönder

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.