DÜNYA ve AHİRET DENGESİ
DÜNYA ve AHİRET DENGESİ
Nizamettin Bekar
Toplumsal yapımızda insanlarımız genel manada değer kaybı yaşadıklarından bu kayıplardan biri de ahiret olgusudur.
Halkımızın içerisinde yaşamaktayız. İnsanlarla sohbetlerimizde insanlarımızın her geçen gün dünyaya bağlandıklarını ahreti unuttuklarını görmekteyiz. Bu da çok tehlikeli bir durumdur.
Aslına bakarsanız bu değer kaybı birazda insanlarımızı aydınlatmakla görevli olan aydınlarımızın görevlerini yeterince yapmamalarından kaynaklanmaktadır. Aydın dediğimiz insanlar daha düne kadar Avrupa, Avrupa dediğinden insanlarımızda Avrupa’nın bilim ve tekniğini değil de Avrupa’nın ahlakı ve yaşantı değer yapılarını aldığından insanlarımızda zamanla dünyevileşmeye başladı ve ahiret unutulmaya başladı.
Güzel dinimiz İslam dünya ve ahiret birlikteliğinden bahsetmektedir. Hz. Peygamber Efendimizin bildirdiğine göre “ Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız.” Gerçeği zamanla sırtımızın gerinse atılmaya başlanmış durumdadır. İnsanlarımız haram helal demeden bu dünyalarını yapmaya çalışmaktadırlar. Tabi unuttukları bir gerçek vardır. Dünya kendisini amaç edinenleri esir almaktadır. Ahiret unutulmaktadır.
Dünya kendisine bağlananı kendisine köle yapmaktadır. İnsanlar zengin olduk derler ama neticede insanlıklarını unutmaya başlamaktadırlar. Müthiş bir ihtiras! Acımasız bir dünya görüşü! Sonuçta her geçen gün küçülme! Büyük bir mutsuzluk! Emperyal devletlerin şamar oğlanı olmak!
Hz. Peygambere, Sahabelerine baktığımız zaman ve dedelerimiz ninelerimiz Osmanlılara baktığımız aman dünya ve ahiret dengesini ne güzel kurduklarını rahatlıkla görebiliriz. Bu insanlar dünyaya köle olmaktan kurtulduklarından ALLAH(C.C:)’Ta kendilerine bir dünya imparatorluğunu nasip etmiştir. Dünyadan kurtulan insanlara Rabbimiz bir dünya egemenliği nasip etmektedir. Osmanlılar dünyaya esir olmaktan kurtulduklarından Rabbimizde kendilerine bir dünya devleti olmalarını nasip eylemiştir. Şu unutulmamalıdır ki Hz. Peygamberin ifadesiyle bir kavim Kur’anla amel ederse Rabbimiz ömrünü uzatacaktır. Eğer Osmanlıların ömrü dünya üzerinde Viyana’dan Balkanlara Kafkaslardan Uzak Doğuya yaklaşık çok büyük bir coğrafyada yedi yüz yıl olmuşsa bunun en önemli sebebi dünya ve ahiret dengelerini güzelce kurmaları ve Kur’anı kendilerine hayat rehberi kılmalarındandır. Bu insanlar hiçbir zaman ne dünyayı bırakmışlardır ne de ahreti unutup sırtlarının gerisine atmışlardır. Bu dengeyi çok güzel kurmuşlardır.
Günümüzde insanlarımızın büyük çoğunluğu dünyaya meylettiğinden insanlarımız arasında yuvalarımızda huzur ve sevgi yoktur. İnsanlarımız basit meselelerden birbirlerini boğazlamakta ve yuvalarımız o dünya çapında övündüğümüz Türk aile yapısı yıkılmaya başlamıştır. Bir gün televizyona ya da bir gazeteye baksak ta bir adam veya kadın boğazlanmasa ya da bir yuvamız basit meselelerden yıkıldığı haberi olmasa! Yâda şöyle söyleyeyim bir kardeşimiz aşırı ihtiraslarından dolayı iş hayatında battığından intihar haberi yapılmamış olsa!
Eğer bir ülkede toplumsal hastalıklar cinayet, hırsızlık ve zina gibi hastalıklar çok aşırı boyutlarda ise oralarda insanlar ahreti unuttuğundan ve dünyaya aşırı bağlandıklarından kaynaklanmaktadır. Ahiret unutulup dünyaya aşırı bağlanma insanı kendisini setleyen değerlerden uzaklaşmasına sebebiyet verecektir. Bu durumda dünya hayatında akıl tutulması işler yapılmasına sebebiyet verecektir.
Kardeşlerimiz ne dünyayı bırakmalı ne de ahreti unutmalıdırlar. Eğer ahiret unutulursa dünya hayatında her türlü yozlaşma ortaya çıkacaktır yok eğer dünya unutulursa ALLAH(C.C.) muhafaza biz Müslümanları Avrupa Amerika ve Rusya karşısında aciz duruma düşürecektir. Bizleri bu sömürgeci güçlere muhtaç duruma düşürecektir. Daha düne kadar her şeyimizi bu sömürgeci ülkelerden ithal etmekteydik. Bir örnek vereyim inşallah konum daha iyi anlaşılacaktır. Basit bir kalemi bile dışarıdan ithal etmekteydik. Diğerlerini daha önemli kalemleri sizler düşünün.
İslam dünya ve ahret birlikteliğinden bahsetmektedir…
17.04.2015 Nizamettin Bekar
Yorum gönder