HOŞ GELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN

HOŞ GELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN

Cemal Yıldız – 12.06.2015

Çok değerli okurlar;

Yüce Yaratanımıza hamt olsun ki bizleri tekrar Rahmet, Bereket, Mağfiret ayı olan Ramazan ayımıza kavuşturdu.

Bundan dolayı Allah’ımıza ne kadar hamt edersek azdır.

Efendim; hep söyleriz Hoş geldin Şehr-i Ramazan veya Ramazanı şerif geldi çattı diye kelimelerimiz vardır. Öncelikle bunlar ne anlama geliyor buna bi bakalım.

Yapmış olduğumuz araştırma sonucunda;

  1. “Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan”

Bu cümlede ne anlatılıyor?

Arkadaşımız Ramazan bey’in geldiği mi? Yoksa başka bir şeyin gelişi mi? Mutlaka başka bir şey gelmiş olmalı. Çünkü “şehr-i” kelimesi Ramazan kelimesinin önüne gelerek kullanılmaktadır.

 O halde, “şehr-i” kelimesinin Türkçe anlamı nedir? “Ay” demektir.

 Yani takvimlerin Ay’ı… Buna göre; “Hoş geldin, Ya Şehr-i Ramazan” cümlesinin Türkçe karşılığı “Hoş geldin, Ramazan Ay’ı” olmaktadır.

  1. “Ramazan-ı Şerif” ne demektir?

“Şerif” kelimesinin Türkçe anlamı “Şerefli, kutsaldır. Buna göre; “Ramazan-ı Şerif”, “Kutsal Ramazan Ay’ı” demektir.

Yine bu şerefli ve kutsal ayımızı nasıl değerlendireceğimiz hususunda biraz bilgilendirme yapalım. (âcizane)

Ramazan ayı için Peygamberimiz SAV efendimizin çok güzel bir hadisi var. Ondan başlayalım isterseniz.

Hadis-i şeriflerde nakledildiğine göre, Peygamber Efendimiz bir keresinde minbere çıkıyordu.

Merdivenden yukarı çıkarken birinci basamakta “âmin!” dedi. İkinci basamakta yine “âmin!” dedi. Üçüncü basamakta bir kere daha “âmin!” dedi. Hutbeden sonra, sahabe efendilerimiz üç tane “âmin” demesinin hikmetini sordular.

 Nebiler Serveri (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Cebrâil aleyhisselam geldi ve ‘Anne-babasının ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün onun!’ dedi, ben de ‘âmin!’ dedim.

Ardından, ‘Bir yerde adın anıldığı halde, Sana salât ü selâm getirmeyen de rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!’ dedi, ben yine ‘âmin’ dedim.

 Ve son basamakta Cebrâil, ‘Ramazan’a yetişmiş, Ramazan’ı idrak etmiş olduğu halde Allah’ın mağfiretini kazanamayan, afv ü mağfiret bulamayan kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!’ dedi, ben de ‘âmin’ dedim.”

Bu hadisten yola çıkacak olursak, Ramazan ayının ne kadar bereketli, mağfiretli Biray olduğunu anlamamak mümkün değildir.

Değerli kardeşler;

Ramazan ayında insanların manevi duyguları zirve yapar, daha uysallaşır, daha duygusallaşır,  yardımlaşma, zekât, sadaka, fitre, fidye gibi sosyal olgular bu ayda daha çok ön plana çıkar.

İnsanlarımız, nerde bir gariban var onu arar bulur ona yardım ederler.

Birçok kişi bu ayda namazla veya oruçla tanışır ve keşke daha önce başlasaydım der.

Ramazanın en güzel yanlarından biriside Teravih namazıdır.

Kardeşler Teravih namazı 20 Rekât kılındığı gibi sekiz de kılınabilir. Ama biz Hanefilerde ön görülen yirmi rekâttır.

 Bunda ki güzellikte bir günlük namazlarımızın farz ve vaciplerinin toplamı da yirmi rekâttır. Yani yirmi rekât teravih namazı kılan bir kişi bir günlük kaza namazı kılmış gibi olur.

Bu fikrime karşı çıkanlar olabilir. Ama ameller niyetlere göredir ve her şeyi takdir edecek olan da Allah tır.

Biz bu minval üzerine ibadetlerimizi yapalım. Kur’an okuyalım Çocuklarımızı Ramazanı fırsat bilerek kurslara gönderlim.

Çocuklarımızın yaşları ilerleyip de hayata atıldıklarında bunları öğrenmelerine fırsat olmaya bilir. Keşke ben de yaşım küçükken islamı öğrenseydim dedirtmeyelim.

Bizler de ana baba olarak pişmanlık duymayalım.

Kalın sağlıcakla, Hayırlı Ramazanlar.

 

 

 

 

Yorum gönder

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.