MUHARREM AYI VE FAZİLETİ

Ebubekir Tanrıkulu
Diyanet İşleri Başkanlığı
Uzmanı

MUHARREM AYI VE FAZİLETİ
“Seçkin aylar Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Seçkin kadınlara gelince bunlarda İmran kızı Hz. Meryem (r.anha), ilk Müslüman olan Resulullah(s.a.v)’in eşi Hüveylid kızı Hz. Hatice (r.anha), Firavunun eşi Müzahim kızı Hz. Asiye (r.anha) ve Cennetlik kadınların efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.sv)’in kızı Hz. Fatıma (r.anha)’dır.”
Cennete ilk önce girecek olan dört kişi ise her kavmin ilk Müslümanlarıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)Arapların ilk müslümanı, Selman (r.a.) Acemlerin ilk müslümanı, Süheyb (r.a.) Rumların ilk müslümanı ve Bilal (r.a.) de Habeşilerin ilk müslümanıdır.
Cennetin hasretle beklediği dört kişi ise, Ali bin Ebi Talip (r.a.), Selmanı Farisi (r.a.), Ammar bin Yasir (r.a.)ve Mikdad bin Esved (r.a.)’dir. (Mukasefetül Kulüb, İ.Gazali)
Efendimiz (s.a.v) başka bir hadislerinde de:“Kim, haram aylardan (Zilkade, Zilhicce, Muharrem,Recep) üç gün oruç tutarsa onun için dokuzyüz senelik oruç sevabı yazılır.” Bu hadisi şerifi rivayet eden Hz.Enes (r.a.) ben bu hadisi Efendimiz (s.a.v)’den işitmedimsekulaklarım sağır olsun buyurur. (Mükasefetil Kulub, İ.Gazali)
Bu mübarek aylar Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve mağfiretinin de sağnak sağnak yağdığı, tevbelerin kabul edildiği, günahların bağışlandığı, dua ve dileklerin kabul edildiği, Allah rızası için yapılan her türlü ibadet ve taatin, hayır ve hasenatın ecrinin kat kat verildiği mübarek kandil geceleriyle bezenmiş günlerdir. İçinde bulunduğumuz bu aylara ibadet mevsimi de denir.
MUHARREM AYI VE AŞURE
﴾ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالَّذ۪ينَ اٰوَوْا وَنَصَرُوٓا اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّاۜ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ ﴿74﴾
“İman edip te Allah yolunda hicret ve cihad edenler,(muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” (Enfal suresi, 74)
Muharrem ayının ilk günü hicri takvim yılının ilk günüdür.Başka bir ifade ile, Müslümanların yalbaşısı olan,içinde Aşure günü bulunan Muharrem ayının başlangıcıdır.Hz. Ömer (r.a.) hilafetinde, Müslümanların ve Allah Resulünün (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicretleri esas alınarak Hz. Ali (r.a.)’ın teklifi üzerine kabul edilmiş Hicri takvim, Müslümanların yalbaşısı olarak da 1Muharrem esas alınmıştır.
Osmanlı Devletinde, necip milletimiz de 1925 lere kadar resmi olarak 600 yılı aşkın Hicri takvimi kullanmıştır.Dini ve milli günleri ona göre ayarlamıştır.Miladi takvim kabul edildikten sonra Resmi ve dini tatiller ona göre ayarlanmış, Hicri yılbaşı kutlanmaz olmuş, Müslümanların Peygamberinin Hicretini kutlamada daha şuurlu hareket etmeleri gerekirken, planlı ve sistemli bir şekilde bu değerlerden uzaklaştırma yapılmaktadır.Kendi öz değerlerimize sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur.Vatikanı bile sollayarak, putperest Roma’nın ve Hristiyanların, örf, adet ve inançlarının karıştığı noeli, miladi yılbaşısını kutlamak Müslümanlara yakışmaz. Çam ağaçlarını keserek, hindileri pişirerek, kafaları çekerek,kumar oynayarak, sazla, cazla, barla kendinden geçerek
yılbaşı kutlamak haramdır, vebaldir. Çocuklarımıza Noelbaba isminde, homeseksüel hırsızların yardımcısı, hediye getiren bir papazı sevdireceğimize, Allahı ve Resulü Hz. Muhammed Mustafa’yı (s.a.v) sevdirmek, dinimizi sevdirmek, kutsal değerlerimizi sevdirmek, helali, haramı öğretmek zorundayız. Hristiyanlar kafirler hiçbir zaman Müslümanların dini ve milli bayramlarını kutlamamışlardır.Haçlı savaşlarını, bugün bile mülümanlara ve masum milletlere yaptıkları zulüm ve katliamları unutmayınız. Kendi öz değerlerinizi terk etmeyiniz.Hicret, büyük bir hadisedir. Onun için takvim başlangıcı kabul edilmiştir.
Müslüman, hicretle kendi dünyasını kurmuş ve devlet olmuştur.İslam’ın hukuki, içtimai, ticari, askeri ve eğitim düzeni hicretle kurulmuştur.Bu bakımdan, hicret, bir kaçış değil, yeryüzünde
Allah’ın dinini hakim kılmak için Allah’a yöneliştir.Mekke-i Mükerremenin fethedilmesiyle tarihi hicret sona ermiştir.
Ancak, islamın yaşanabileceği bir çevreyi aramak ve oluşturmak, küfür diyarından İslam diyarına koşmak anlamındaki hicret devam etmektedir.Öyleyse, bugün de hicret vardır. Bugünün hicreti İslam’a koşmaktır. İslam’dan başka her şeyi terk etmek ve Allah’ın haram kıldıklarından uzaklaşmaktır.Bunun içindir ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v):
“Hakiki muhacir, Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçan,onları terk edendir.” (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi,Nesei, et-Tac c. 1, sh. 37)
“Fitne zamanında ibadet, bana hicret etmek gibidir.”buyurmaktadır. (Müslim, fiten, 130)
İlk Müslümanlar, Allah için, Allah’ın dini için her iki
hicreti gerçekleştirebildikleri, mallarını ve canlarını ortaya koyabildikleri için, o günün şartlarında süper güç olmuşlardır.
Bugünün Müslümanları ise, İslamı bütünüyle yaşamadıkları,haramlardan uzaklaşmadıkları, çocuklarına dinlerini doğru öğretmediklerinden, islamın karşısındaki tagutları reddetmediklerinden, hicreti anlayıp kendilerini yönetir hale gelmediklerinden, dünyanın her tarafında perişan ve mazlum duruma düşmüşlerdir.
Öyleyse, Müslümanlar yeni yıla girerken, hicret ışığında yeniden bir durum değerlendirmesi yapmaya mecburdular.İslamın sesini yeniden yükseltmek, islamla yeniden dirilişe ermek, Müslümanları yeniden güçlü hale getirmek isteyenher Müslüman, hicretin bir nizam, bir mektep,bir kardeşlik, bir mesuliyet, bir samimiyet ve bir devlet olduğunu kavrayacak ve kendisiyle bir antlaşma
yapacak ve antlaşmaya zaman ve mekan ne olursa olsun uyacağına söz verecektir.
Şöyleki:
1-Allah’ın emir ve yasaklarına kayıtsız, şartsız itaat edeceğim.
2- Allah’ın Resulunu tek örnek tanıyacağım ve ona itaat edeceğim.
3- Bir delil, bir şifa, bir rahmet ve açık bir nur olan Kur’an-ı Kerim’i öğreneceğim ve içindekilerle amel edeceğim.
4- Müslümanlar arasında İslam kardeşliğini yıkacak söz ve davranışlardan uzak duracağım.
5- Çocuklarıma İslamı öğretmeyi su gibi, hava gibi ihtiyaç kabul edeceğim.
6- Dünyevi hiçbir menfaati, malı, mülkü, makamı,düşünceyi ve grubu İslam’ın önüne geçirmeyeceğim.
7- Her işimi dürüst ve en iyi şekilde yapacağım, kimseye haksızlık etmeyeceğim.
8- İslam insanı yetiştirmek için ailenin, mahallenin,toplumun ve yayın organlarının önemini kavrayarak onlara el atacağım.
9- Müslümanın camide başka, dışarıda başka hayatının olmayacağını kesinlikle unutmayacağım.
10- Nebiler nebisi (s.a.s.)’in: “Veren el, alan elden hayırlıdır.” (İbn Ömer, Muhtarul Ehadis, sh. 160) hadisi şerifi gereği ilimde, teknolojide, servette güçlü olmak için çok çalışacağım.
İşte, her Müslüman, her biri imani bir görev olan, -en az- bu esasları samimiyetle benimsediği ve yaşadığı zaman,
İslamı anlamış, hicreti anlamış olacaktır.İşte o zaman, insanca yaşamanın yolu olan İslam’la
buluşmuş olacaktır.Yeni yılda bütün müminlerin İslami çizgide kaynaşmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyor, hayırlara rahmete vesile olmasını diliyor, 10 Muharrem Aşure gününüzü de kutluyorum.
Cenâb-ı Hakkın Enfal suresi ayet 74’te:
“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihat edenler,(muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.”
“Onlar sadece Rablerine tevekkül ederek sabredenlerdir.”
Kameri aylardan Muharrem ayının 10. günü Aşure günüdür. Şehrullahil Muharrem, Allah’ın ayı Muharrem olarak meşhur olan bu ayda ilahi feyz ve bereketin,Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığ bir aydır.
Hicri yılın ilk ayı olan Muharremin diğer aylar arasında da özel bir yeri vardır. Cenabı Hakk’ın Kur’an’ında haram aylar olarak belirttiği ve özel bir değer verdiği bu aylara islamdan önce de insanlar önem veriyor, o günlerde kan dökmüyor, kötülük işlemiyor, gündüzleri de oruç tutuyorlardı.Bu aylar zilkade, zilhicce, muharrem ve Recep ayları idi. Cenab-ı Hak’da bu gecelere yemin ederek onların kudsiyetini ve bereketini haber veriyor.
Muharrem ayının 10. günü çok önemli hadiseler cereyan etmiş, İslam âlimlerinin tesbitine göre bu günde:
1-Hz. Adem (a.s.)’ın yaratılışı, cennete konuşu, cennetten yer yüzüne indirilişi, Havva annemizle birlikte, tevbelerinin de kabul edilişi,
2- Hz. Nuh (a.s.)’ın inananlarla birlikte, tufandan kurtuluşu,geminin Cudi’de karaya oturması,
3- Hz. İbrahim (a.s.)’ın doğumu, Nemrut’un ateşinden kurtuluşu, İsmail (a.s.)’ın doğumu,
4- Yunus (a.s.)’ın balığın karnından kurtuluşu,
5- Eyyup (a.s.)’ın hastalığından kurtulup şifa bulması,
6- Musa (a.s.)’ın ve kavminin Firavunun zulmünden kurtuluşu, kızıl denizin yol vermesi,
7- Yakup (a.s.)’ın Yusuf (a.s.)’ın hasretinden kör olan gözlerinin açılması,
8- Hz. Yusuf (a.s.)’ın kuyudan ve zindandan kurtuluşu,
9- İdris (a.s.)’ın semaya yükselişi,
10- Hz. İsa (a.s.)’ın dünyaya gelişi ve semaya çıkışı.
Ayrıca, Cebrail (a.s.), Mikail (a.s.), İsrafil (a.s.)’ın,Arşı alanın, Kürsi’nin, Kalemin, Semavatın, yerin ve Cennetin yaratılışı da aşure günüdür.Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Ramazandan sonra
Oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut, çünkü o,Allah’ın ayıdır.” (Tirmizi, et-Tac, c. 2, sh. 86)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Medineye hicretlerindeYahudilerin de oruç tuttuğunu görür. Sebebini sorduğunda,Musa (a.s.)’ın firavunun zulmünden kurtuluşu dolayısıyla Allah’a şükür için tuttuklarını belirtirler. Efendimiz(s.a.v)’de bizler sizden daha layıkız dedi ve Oruç tutacaksanız Yahudilere muhalefet ediniz, “Muharremin 9.10. 11. Günleri oruç tutunuz” buyurdular.
Yine Efendimiz (s.a.s.): “Her kim aşure gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenâb-ı Hak’da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik verir.”(et-Tergib vet-Terhib, 2/116, İbn Abbas (r.a.)’dan)
“Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (İbn Mace, Siyam, 43)
“Aşure gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin günahlarına kefaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum.” (Tirmizi, Savm, 47)
İmam-ı Gazali hazretleri de “Muharrem ayı hicri senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümid edilir.” der.
Bu günde ayrıca, sadaka vermek, hayır ve hasenatta bulunmak da tavsiye edilmiştir.
İslam tarihinde ayrıca Muharrem’in 10. günü Kerbela da cereyan eden sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) cennet reyhanlarım dediği torunlarından Hz. Hüseyin (r.a.)’ın ve aile efradının da şehid edildiği kederli bir gündür.Hz. Hüseyin (r.a.), Emevi halifesi Yezid’in, Kufe valisi
İbn Ziyad’ın siyasi çıkarları için, Kufelilerin de sözlerinde durmayışı, ashabın ileri gelenlerinin Medineden ayrılmaması konusunda uyarmalarına rağmen, kaderin tecelli ettiği ve Sinan bin Enes ismindeki katil tarafından hunharca şehit edilmiş, başı kesilerek mızrağın ucunda herkese teşhir edilmiş, Şam’da da toprağa gömülmüştür.Sadece en küçük oğlu kundaktaki Zeynel Abidin (r.a.)
kurtulmuştur.O günden bu güne fitne boş durmamış, İslam düşmanları Müslümanları bölmek, parçalamak, devletlerini,servetlerini ele geçirebilmek için çeşitli bahanelerle birbirine düşürmek içen çaba sarf etmiştir. Oyunlarına da devam etmektedir.Onun için tarihten ibret alıp, dostumuzu düşmanımızı iyi tanımalı, tedbirli ve güçlü olmalıyız. Bunun için de Allah’a ve Resulüne itaat etmek, Kur’an ve sünnete, ehli beyte bağlı hayırda yarışmalıyız.Ayrıca bu aya, bu güne mahsus, asırlardan beri de devam ede gelen aşure yemeği, Hz. Nuh (a.s.)’ın gemide,kalan yiyecekleriyle yaptığı bir nevi tatlı yemeğidir.Cennet vatanımızda da aşure ikramları devam ede gelmektedirler.
Kerbela olayının hatırasını yad etme gerekçesi ile yas günü olarak algılanan 10 Muharremde sergilenen etkinliklerde,bazı şii-caferi Müslümanlar kendi kendine işkence denebilecek uygulamalar sergilemektedir. Halbuki bu tür uygulamalar islama aykırıdır. Yas tutmanında bir ölçüsü vardır. Bu ölçüyü Peygamberimiz belirlemiştir.İslam öncesi cahiliye döneminde, ölen kimse için aşırı derecede yas tutulur, ölünün yakınları avazı çıktığı kadar bağırır, eşi kendini eve hapseder, yıkanmazdı.
Resulullah(s.a.v) bu geleneği yasak etmiştir. “Yüzüne vurarak, yakasını yırtarak, cahiliyet adetlerini sürdüren bizden değildir.”(Buhari, cenaiz, 36) buyurmuştur. Hz. Hüseyin(r.a), 10 Muharremde şehid edildi. O yüce imamın şehid edilmesi, elbette bütün müslümanlar için büyük musibet ve üzüntüdür. Hz. Ömer(r.a), Hz. Osman(r.a), Hz. Ali(r.a) ve Hz. Hamza(r.a)’nın şehid edilmeleri de, böyle büyük musibet ve üzüntüdür. Fakat, Peygamber(s.a.v) Efendimiz, Hz. Hamza(r.a)’nın şehid edildiği günün yıldönümlerinde matem [yas] tutmadı. Matem tutmayı da emretmedi.
Matem yasak olmasaydı, herkesten önce Peygamber (s.a.v)Efendimizin ölümü için matem tutulurdu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:(Matem tutan, ölmeden tevbe etmezse, kıyamette şiddetli azap görür.) [Müslim]
“İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler. Birincisi, birinin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır.“ [Müslim]
Rabbim yeni yılımızı,Muharrem ayını hakkımızda ve bütün Müslümanlar hakkında hayırlara vesile kılsın.Habibi Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v)in yolundan ayırmasın.Din ve dünyamızı mamur eyleyip neslimizi ve zürriyetimizi salihinden eylesin.Birlik ve beraberlikten,islam kardeşliğinden ayırmasın.Hayırda yarışanlardan rızasını kazananlardan eylesin.Amin.
MUHARREM AYINDA YAPILAN GÜZEL AMELLER
Böyle mübarek gün ve gecelerde kaza namazları olanların öncelikle kaza namazlarını kılmaları ayrıca Kur’an okumak, dini eserlerden istifade etmek ve zikir ve salavatla meşgul olmak uygun olur.
1- Muharrem ayı ve Aşûre günü oruç tutmak sünnettir. Hicrî (İslâmî) ayların birincisi, Muharrem ayıdır.Yeni yıla oruçla başlamak için, birinci günü oruç tutmak tavsiye edilmiştir. Ramazan’dan sonra en fazîletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Muharrem ayı içerisinde oruç tutmak ise, müstehabtır.
Ebû Hüreyre (r.a)’den şöyle dediği nakledilmiştir:!Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e farz namazdan sonra hangi namazın ve Ramazan ayı orucundan sonra hangi orucun efdal olduğu soruldu da:”Farz namazdan sonra en faziletli namaz, gece yarısı kılınan namazdır. Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allâh’ın ay’ı olan Muharrem orucudur.” buyurdular. (Sahîh-i Müslim! Tercemesi ve Şerhi 6 / 235)
Hz. Ali (r.a.) demiştir ki:”Adamın biri gelip, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve selem- Efendimize sordu:Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin?
Efendimiz(s.a.v)de:”-Ramazan’dan sonra oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut Çünkü o, Allâh’ın ayı’dır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allâh geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etmiştir.Yine o nünde gelecek diğer kavimlerin de günahlarını afv eder.” buyurdu. (Tâc Tercemesi 2/146)
Haram aylarda üç gün, yâni Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri oruç tutan kimseye Allâh’u Teâlâ hazretleri her gününe mukabil yedi yüz senelik ibâdet sevabı yazar.» denilmiştir, (ihya Tercemesi, 1 / 670)
“Aşûre günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.” [Müslim, Tirmizî, İ. Ahmed, Taberanî]
Tek başına Aşûre günü oruç tutmak mekruh olur. Çünkü Yahudilere benzenmiş olur. 9. ile 10. veya 10. ile 11. günü tutulursa mekruh olmaz.
“Aşûrenin faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehidler ve salihlerin ibadetleri kadar sevaba kavuşur.” [Şir’a]
“Aşûre günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak, Yahudilere muhalefet edin!” [İ. Ahmed] [Yalnız Aşûre günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!]
Peygamber efendimiz bir gün öğleye doğru buyurdu ki:”Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşûre günüdür.” [Buhari, Müslim, Ebu Davud]
Bugün oruç tutmak çok kıymetlidir. Peygamber efendimiz, bugün bir hurmayı mübarek ağzında ıslatıp çocukların ağzına verirdi. Çocuklar, Resulullah’ın mucizesi olarak akşama kadar bir şey yiyip içmezlerdi. Bugün bazı hayvanların bile bir şey yemediği bildirilmiştir. Bir avcı, Aşûre günü, bir geyik yakaladı. Geyik, yavrularını emzirip akşamdan sonra dönmek üzere, avcının izin vermesi için, Resulullah(s.a.v) Efendimizden, şefaat istedi. Avcı, geyiğin akşama kalmadan hemen gelmesini isteyince, geyik, (Bugün Aşûre günüdür. Bugünün hürmetine yavrularımızı emzirmeyiz. Onun için akşamdan sonra gelmek için izin istedim) dedi. Bunu duyan avcı, geyiği Resulullah’a hediye etti. O da, geyiği serbest bıraktı.
2- Sıla-i rahim yapmalı. Yani salih akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. Hadis-i şerifte:“ Sıla-i rahmi terk eden, Aşure günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur.“ buyuruldu. (Şir’a)
3- Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte:”Aşûre günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur.“ buyuruldu. (Şir’a)
4- Çok selam vermeli. Hadis-i şerifte:“Aşûre günü on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur.“ buyuruldu. (Şir’a)
5- Çoluk çocuğunu sevindirmeli! Hadis-i şerifte:“Aşûre günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur.“ buyuruldu. (Beyhekî)
6- Gusletmeli. Hadis-i şerifte:“Aşûre günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir.“ buyuruldu. (Şir’a) [Bu sevaplar, itikadı düzgün olan, namaz kılan ve haramlardan kaçan mümin içindir. Bunlara riayet etmeyen kimse, Aşure günü, bir değil, defalarca gusletse, günahları affolmaz.]
7- İlim öğrenmeli! Hadis-i şerifte:“Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allah‘u Teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer.“ buyuruldu. Bu gece ilim olarak, ehl-i sünnete uygun bir kitap, [mesela İslam Ahlakı veya Büyük İslam İlmihali,Hayatus sahabe v.s] okumalıdır. Ayrıca Kur’an-ı kerim okumalı, kazası olan kaza namazı kılmalı. (Şir’a)
8- Muharrem ayının ilk gecesi niyet ederek bir Tesbih Namazı kılınır Muharrem ayı, hicrî senenin birinci ayıdır.
SENE BAŞI DUASI: Her kim Muharrem’in evvelinde;“Ey ALLAH’ım! Sen Ebedi ve Kadimsin. İşte bu yeni senedir, ben Senden bu sene, şeytan ve dostlarından korunmayı, kötülüğü çokça emreden bu nefse karşı yardım ve beni Sana yaklaştıran amellerle meşgul olmayı isterim. Ey Kerem Sahibi, kabul eyle! ” derse, şeytan: “Biz bu kişiden ümidi kesdik” der, ve Allah’u Zülcelal ona, kendisini sene boyunca koruyacak iki Melek görevlendirir. (Alemle Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/156)
Muharrem Ayının Birinci ve Onuncu Günü Okunacak Duâ
Birinci gününde üç defa onuncu Aşure günü, 70 defa “Hasbünallâhu ve nı rnelvekîl, ni’melmevlâ ve ni’mennasîr” duası okunur.
“Allah bize yeter, O ne güzel vekîldir. Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.” dedikten sonra yedi defa şu duâyı okumalıdır:
Her kim, Muharrem ayının birinci ve onuncu (Aşure) günü sabahleyin, aşağıdaki duâyı üç kere okursa, Allâh’u Zülcelal’ in o kimseyi tâ, gelecek senenin Muharrem ayına kadar, cemî belâlardan emîn ve muhafaza buyuracağı rivayet olunmaktadır. Aşûre Günü [Muharremin onuncu günü] 3 defa okuyanın ise, ölümden de emin olacağı; çünkü o sene öleceği takdir edilmiş olana, bu duayı okumak nasip olmayacağı bildirilmiştir.
“Bismillâhirrahmânirrahîm
Elhamdü lillâhi rabbil âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ sey-yidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allâhümme entel ebediyyül kadîmül hayyül kerîmül hannânül mennân. Ve hâzihî senetün cedîdetün es’elüke fîhel ismete mineşşeytânirracîm. Vel-avne alâ hâzihin nefsil emmârati bis-sûi. Vel-iştiğâle bi-mâ yukarribünî ileyke. Yâ zel-celâli vel-ikrâm. Bi-rahmetike yâ erhamer-râhimîn, Ve sallâllâhü alâ seyyidinâ Muhammedin vel alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmaîn.”
Mânâsı: Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla.. Hamd, âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ü selâm da Pey-aamber Efendimize, ehl-i beytine ve bütün ashabına olsun. Ey Rabbim, sen ebedî, ezelî, hayy, kerîm, hannân, mennânsın. Bu gelen, yeni bir yıldır. Ya Rabbi, kovulmuş şeytanın şerrinden bu yıl muhafaza olmayı istiyorum. Ve içimde, bana kötülüğü emreden nefsimle mücadelemde senden yardım diliyorum. Beni sana yaklaştıracak meşguliyetleri bana nasîb et, ey celâl ve ikram sahibi Rabbim. Rahmetinle, ey Merhametlilerin en merhametlisi… Efendimiz Muhammed-sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘e, onun âline, ashabına ve bütün ehl-i beytine salât olsun..
Bu yeni yılın müslümanların uyanışı ve yek vucud olarak Kelime-i tevhid Bayrağı altında toplanmasına vesile olmasını Yüce Mevlâdan niyaz ederiz.
Geçireceğimiz bu yeni yılda Allah’ın rızasına muvafık ameller işleyerek, gelecek yeni yıla kavuşmamızı Rabbimiz nasıp etsin.
SENE SONU DUASI: Her kim Zilhicce’nin sonunda;
“Ey ALLAH’ım! Bu sene, Senin razı olmayıp beni nehyettiğin şeylerden her ne yaptıysam ben onları unuttum, Sen ise unutmadın. Bana ceza vermeye kadirken mühlet verdin ve ben, Sana karşı gelme cüreti göstermişken beni tevbeye davet ettin. Ey ALLAH’ım! Ben bütün bunlardan dolayı senden mağfiret diliyorum. Beni mağfiret eyle! Ey Kerem sahibi! Ey Celâl ve İkram sahibi! Bu sene, Senin razı olup bana sevap vaad ettiğin hangi amelleri işlediysem, Senden dilerim ki onları benden kabul edesin ve Senden ümidimi kesmeyesin! Ey Kerem Sahibi, kabul eyle! Efendimiz Muhammed’e (s.a.v) ve âl-i Ashabına Salât-ü Selâm eyle! ” derse, şeytan: “Biz, bu sene yorulup bu günahları işletmek için zahmet çektik, o bir anda hepsini sildirdi” diyerek yüzüne toprak saçar.
KILINACAK NAMAZLAR
1-Bu ayın birinci gecesi, akşam ile yatsı arasında (yâni Zilhicce’nin son gününü, Muharrem’in birinci gününe bağlayan gece) Allah rızası için 2 rek’at namaz kılınır.
Namaza şu niyetle başlanır:
“Yâ Rabbî, bizi yetiştirmiş olduğun bu seneyi, hakkımızda mübârek kılman; afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar kılman, dünyevî ve uhrevî saadetlere nâil eylemen için; Allâhü Ekber”
Her iki rek’atte:
7 Fâtiha-i şerîfe,
7 Âyetü’l-Kürsî,
7 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra 11 defa:
“Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey’in kadîr”
11 İstiğfâr-ı şerîf,
11 Salevât-ı şerîfe
okunup duâ yapılır. Duâda, geçmiş senenin günahlarının afvı ve yeni seneye günahsız girmek için ilticâ edilir.
Muharrem’in birinci gecesi ayrıca şu şekilde niyet ederek bir tesbih namazı kılınır:
“Yâ Rabbî, bu yeni senede beni mağfiret-i ilâhîne, rızâ-i ilâhîne ve hidâyet-i ilâhîne mazhar eyle. Yeni açılan amel defterimi rızâ-i ilâhîne muvâfık amel ile doldurmayı bana nasip eyle. Beni gadab-ı ilâhîne dûçâr olacak amellerden muhâfaza buyur. Allâhü Ekber”
Tesbih namazında şunlar okunur:
1′inci rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 1 Âyetü’l-Kürsî,
2′nci rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 1 “Âmener-resûlü…” (Sûre-i Bakara’nın son iki âyeti, Sûre-i Âli İmrân’ın ilk iki âyeti de ilâve edilerek),
3′üncü rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 1 “Hüvallâhüllezî…” (Sûre-i Haşr’ın son üç âyeti),
4′üncü rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 1 İhlâs-ı şerîf.
Namazdan sonra istiğfar edilir, Salevât-ı şerîfe getirilir ve arkasından duâ edilir.
Muharrem’in birinci gününde her birinde besmele çekerek, bir defada 1000 İhlâs-ı şerîf okuyanları, Cenâb-ı Hakk lutfuyla, keremiyle huzûruna bu âlemden kul borcu ile götürmeyecektir.
Bu ay içinde;perşembe, cuma, cumartesi günleri peşpeşe oruç tutulursa 900 senelik nâfile oruç sevâbı verilir.
2-Muharrem ayının biri ile onu arasında bir defa olmak üzere, 2 rek’atte bir selam vererek 6 rek’at namaz kılınır.
Bu namaz akşamla yatsı arasında kılınır. Bu vakitte kılınamadığı takdirde yatsıdan sonra da kılınabilir.
Namaza şöyle niyet edilir:
“Niyet eyledim yâ Rabbî senin rızâ-i şerîfin için namaza. Her hangi bir komşumun ve din kardeşimin veya her hangi bir kimsenin bana hakkı geçmiş ise, bu hakkın ödenmesi için; Allâhü Ekber”
1′inci rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 1 Âyetü’l-Kürsî, 11 İhlâs-ı şerîf,
2′nci rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf,
3′üncü rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 1 “El-hâkümüt-tekâsür…”, 11 İhlâs-ı şerîf,
4′üncü rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf,
5′inci rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 1 “Kul yâ eyyühel-kâfirûn…”, 11 İhlâs-ı şerîf,
6′ncı rek’atte:1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf okunur. Namazdan sonra dua edilir.

3-Muharrem’in 9 ve 10′uncu geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9 ve 10′uncu geceleri teheccüd vaktinde rızâ-i ilâhî için 4 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 50′şer İhlâs-ı şerîf okunur.
– Aşura günü şu dua 10 defa yapılmalı: “SübhenALLAHi mil’el-mizân.Ve müntehe’l-îlmi ve mebleğa’r-rıza ve zinete’l-Arş”
Bu günlerde Hatm-i Enbiyâ’ya devam etmeli. Bilhassa 9′uncu günü akşamı, yâni 10′uncu gecesi muhakkak Hatm-i Enbiyâ yapılmalıdır.
Muharrem ayı içerisinde mümkün olduğu kadar fazla istiğfar etmelidir.
Nitekim hadîs-i kudsîde:”Farzlarla kulum benim gadabımdan (azabımdan) kurtulur. Nâfilelerle bana (benim rızama) yaklaşır”, buyurulmaktadır.
Böylece; nâfile ibâdetleri yerine getirmek mecbûrî olmamakla beraber, bu ibâdetler kulu Allah’a yaklaştırmaktadır.
4-KUŞLUK VAKTİNDE İKİ REK’AT NAMAZ:
Aşûre gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde (bu mümkün olmazsa öğle ile ikindi arasında) Allah rızası için iki rek’at namaz kılınır.
Her rek’atte 1 Fâtiha 50 İhlâs-ı şerif okunur.
Namazdan sonra: 100 kere şu salevât-ı şerîfe okunur: “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhın ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ vemâ beynehüm mine’n-nebiyyîne ve’l-mürselîn. Salevâtü’llâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn.”
70 kere istiğfâr-ı şerîf, (Estağfirullah-el azîm ve etûbü ileyk),
70 kere salevât-ı şerîfe, (Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed),
70 kere; “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyil-azîm” denilir.
10 kere de: “Sübhânallâhi mil’el-mîzân. Ve müntehe’l-ılmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-arş.” tesbîhi okunur.
Sonra, evvela günahlarının affı, çoluk- çocuğunun ve ümmet-i Muhammed’in hidâyeti, bağışlanması, iki cihan saâdet ve selâmeti için duâ edilir.

“Subhanallahi milel-miyzan ve müntehal ilmi vemeblagarrida veziynetel arşi la melcee vela menca minallahi illa ileyhi.Subhanallahi adedeş-şef’i velvitri ve adede kelimatillahit-tammati külliha.Eselükes-selamete birahmetike ya erhamerrahimiyn.Vela havle vela guvvete illa billahil aliyyil aziym.Ve hüve hasbi niğmel vekil niğmel Mevla veniğmennasiyr.Ve sallallahu alâ seyyidina Muhammedin hayri halkıhi ve alâ âlihi ve eshabihi ecmaiyn.Amin.”
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Allah’ı mîzân dolusunca, ilimlerin nihâyet derecesiyle, râzı olacağı şekilde, Arş’ın ağırlığınca tesbih ederim. Allah’tan koruyacak hiçbir sığınak ve kurtuluş yolu yok, O’ndan yine O’na sığınılır. Çift ve tek olan şeyler adedince, Allah’ın bütün tam kelimeleri adedince O’nu tesbih ederim.
Ey merhametlilerin en merhametlisi, rahmetinle bana selâmet vermeni istiyorum. Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak yüce ve Azîm olan Allah’ın tevfik ve yardımıyladır. O bana yeter, O ne güzel vekildir. Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır. Allah, mahlûkâtın en hayırlısı olan Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât eylesin! Âmîn!”
5-HUSEMÂ NAMAZI
İslâm’da, Müslümanlar arasında, hele hele akrabalar arasında olmaması gerektiği halde, maalesef bir birine kırgın ve dargın olanların varlığı acı bir gerçektir.
Husemâ, (hasımlar, aralarında hak bulunanlar, karşı taraflar, düşmanlar) birbirleri ile barışıp helâlleşmeden ölüp, kıyâmet günü hak iddiâ edecek olanlara karşı bu namazla mukâbele edilir.
Hicrî senenin ilk ayının (Muharrem-i Şerif’in) ilk Perşembe’sini Cuma’ya bağlayan gece, akşam ile yatsı arasında veya yatsıdan sonra, sevâbı dargın ve kırgın olduğu kişinin ruhuna hediye edilmek üzere Allah rızâsı için 4 rek’at bir Husemâ (düşmanlılkları bertaraf etme) Namazı kılınır.
Husemâ Namazı; aynen öğle namazının sünneti gibi, dört kek’atte bir selâm verilerek kılınır.
1’inci rek’atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 11 İhlâs-ı şerîf,
2’nci rek’atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf, 3 “Kul yâ eyyühel-kâfirûn…”,
3’üncü rek’atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf, 1 “El-hâkümüt-tekâsür…”
4’üncü rek’atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 15 İhlâs-ı şerîf, 1 Ayetü’l-Kürsî okunur, sonra duâ edilir.
Muharrem-i Şerif’in ilk Cuma gecesi kılınması tavsiye edilen bu namazı ihmal etmemeli,
Ayrıca; sene içerisindeki mübârek kandil geceleri, iki bayram gecesi, Cuma gece ve gündüzleri gibi mübârek vakitlerde sık sık kılınması önemle tavsiye edilmektedir.
Bu kişi öldüğü zaman ALLAH’u Teâlâ o kişinin kabrini misk-ü amber doldurur ve kabre konan herkesin saçı başı kaşı kirpiği her tarafı kılları dağılır, bu namazı kılanın kabrinde saçları tüyleri dağılmaz. Mahşere çıktığında yüzü ayın ondördü gibi parlar, yeni gelinin kocasının evine gönderildiği gibi Cennete gönderilir.
Bu namazı kılan kabir şiddetlerinden korunacak, Allah’u Teâlâ mahşer günü hasımlarını rıza edecek İNŞAALLAH.
Önemli not: Dinimize göre gece önce gelir, gün sonra gelir. Hesaplarımızı ona göre yapalım. Yani Perşembe günü akşam ezanı okunduğunda Cuma gününe giriyoruz, ertesi gün akşam ezanı okununca Cuma günü bitiyor.
Kılınması tavsiye edilen namazlar, yapılması tavsiye edilen nâfile ibadetler, adı üstünde “nâfile” farz ve vâciplerin dışında kulu Allah’a yaklaştıran ibadetler olup yerine getirilmesi Dînî bir mecbûriyet olmamakla beraber, takvâ makâmına ulaşarak manevî mertebelere nâil olmak isteyen mü’minlere, yapacakları nâfile ibadetler karşılığında alacakları mükafâtın büyüklüğü anlatılmak istenmiştir.

Ebubekir TANRIKULUHoca
Kadiriyye-i Halisiyye-i Hayriyyenin
Hadimül Fukarası

Yorum gönder

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.