SEVENLER BAYRAMDA BULUŞTU

Her Yıl Ramazan’ın son on günü İtikâfa giren Kadiri Tarikatı Şeyhlerinden Üstat Hacı Enver Karakaş Bayramda sevenleriyle buluştu.

İç Kale Camiinde kılınan Bayram Namazı sonrası Bayramlaşma yapıldı. Daha sonra Mezarlık ziyaretlerine gidildi.

İtikaf

İtikaftır Üstadımızın işlediği Sünnet,

Peygamberimiz on gün vermiş buna mühlet,

Kurarsın Rabbinle bu sünnetle ünsiyet,

Tadın aldın mı seneye de edersin niyet,

Sırlarla doludur itikaf girene,

Yalvarır yakarırsın Rabbine,

Konuşursun belki de ama kiminle,

Derdine derman olacak Halik ’inle,

Belki de ölmeden önce ölmektir itikaf,

Belki de her şeyi Rabbine etmektir itiraf,

Belki de İtiraf ettiklerinle bulmaktır sıhhat,

Belki de dünya yalan sadece maneviyat,

09.04.2024 Cemal Yıldız

Îtikâf Nedir?

Îtikâf, lügatte, bir şeye devam etmek, bir şeyi bekleyip durmak mânasına gelir. Istılahtaki mânası ise, 5 vakit cemaatle namaz kılınan bir camide, ibâdet niyetiyle durmak, ikâmet etmek demektir. Îtikâfa giren kimseye ise, mûtekif veya âkif denir.

Îtikâfın Hükmü Nedir?

Îtikâfın meşrûiyeti, Kur’an ve Sünnet ile sâbittir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Mescidlerde (camilerde) îtikâf hâlinde iken kadınlarınızla ailevî münasebette bulunmayınız.” (Bakara, 2/187).

Resûl-i Ekrem (asm) Medine’ye hicretinden sonra, âhirete irtihallerine kadar her Ramazan’ın son 10 gününü îtikâf ile geçirirlerdi.

İhlâs ile yapılan bir îtikâf, amellerin en faziletlisi sayılmaktadır. Bu sayede kalbler bir müddet için de olsa, dünya işlerinden sıyrılıp Hakka müteveccih olur.

İslâm Büyüklerinden Atâ şöyle der:

“İtikâfa giren kimse ihtiyacından dolayı büyük bir zâtın kapısında oturup ‘Hâcetimi yerine getirmedikçe buradan ayrılıp gitmem.’ diye yalvaran bir kimseye benzer. O da Allah Teâlâ’nın bir mâbedine sokulmuş, ‘Beni bağışlayıp mağfiret etmedikçe buradan ayrılıp gitmem.’ demektedir.”

Bir mü’min için, cami gibi kudsî bir mahalde, Ramazan ayı gibi nurlu, mübarek bir ayda, bir müddet dünyanın her türlü meşgalesinden sıyrılıp Rahîm olan Rabbine bütün varlığıyla yönelmesi ve sâf bir kalb ve temiz bir dille O’na ibâdet ve tâatta bulunması, mânevî bir zevka dalması, ne müstesna bir ganimettir.

Mûtekif, bütün vakitlerini namaza ayırmış, her ânı ibâdet içinde geçen bir kimse hükmündedir. Çünkü o, bilfiil kılmadığı vakitlerde de cami içinde devamlı namazı bekler bir haldedir.

Bu bekleyiş ise, ona devamlı namazda imişçesine sevab kazandırır.

Kısacası, îtikâf sayesinde insanın mâneviyâtı yükselir, kalbi nurlanır, sîmasında kulluk nişaneleri parlar, feyizlere mazhar olur.

Îtikâfın Kısımları Nelerdir?

Îtikâflar 3 kısımdır: Vâcib îtikâf, sünnet îtikâf ve müstehab îtikâf…

* Vâcib olan îtikâf, nezir îtikâfıdır. Yâni bir kimse îtikâfa girmeyi adarsa, onu yapmak kendisine vâcib olur.

* Ramazan’ın son 10 gününde îtikâfa girmekse sünnet îtikâftır. Bu îtikâf, vefatına kadar Resûlüllah Efendimizin devamlı yaptıkları bir ibâdet olduğu için, müekkede sünnettir. Aynı zamanda sünnetin kifaye kısmındandır. Bir beldede bir kişinin bu ibâdeti yerine getirmesiyle, diğerlerinin üzerinden sâkıt olur. Aksi takdirde bu müekked sünnet terkedilmiş olur.

* Nezredilmeyen ve Ramazan-ı şerîf’in son 10 günü dışında yapılan îtikâflar müstehabdır.

Îtikâfın Müddeti Ne Kadardır?

Vâcib îtikâfın en az müddeti, bir gündür. Müstehab îtikâf için, belli bir müddet yoktur. Niyet ederek camide yarım saat, bir saat durmakla bile îtikâf yerine getirilmiş olur.

Sünnet îtikâfın müddeti ise, Ramazan-ı şerîf’in son 10 günüdür.

Îtikâfın Şartları Nelerdir?

Bir îtikâfın sahih ve şer’an muteber olması için şu şartların bulunması gerekir:

1. Mûtekif; Müslüman, akıllı ve temiz olmalıdır.

Buna binaen, gayr-ı müslimin, delinin, cünübün, hayız ve nifas hâlindeki kadının îtikâfı câiz olmaz. Îtikâf için bülûğ şart değildir.

2. Îtikâfa niyet edilmiş olmalıdır. Niyetsiz olarak yapılan camide uzlete çekilmeler, îtikâf yerine geçmez.

3. Îtikâf, içinde cemaatle namaz kılınan herhangi bir mescid ve camide yapılmalıdır. Büyük camilerde yapılması efdaldir.

Bu hüküm erkekler içindir. Kadınlar kendi evlerinde devamlı namaz kıldıkları, bir nevi mescid edindikleri bir odada îtikâfa girerler. Kadınların, dışardaki mescidlerde îtikâfa girmeleri câiz ise de, kerâhetten uzak değildir.

Şâfiîlere göre, evlerde îtikâfa girilmesi uygun değildir.

4. Vâcib olan îtikâfta, mûtekif oruçlu bulunmalıdır. Bu halde yanlışlıkla orucun bozulması îtikâfa zarar vermez.

Müstehab olan îtikâflar için ise, oruç şart değildir.

Şâfiîlere göre, vâcib îtikâflar için de oruç şart değildir.

* Kadının îtikâfa girmesi kocasının iznine bağlıdır. Koca izin vermezse, kadın nezrettiği îtikâfı bile yerine getiremez.

Bir kimse, hanımına îtikâf için izin verse, artık bundan dönemez.

Îtikâfı Bozup Bozmayan Şeyler Nelerdir?

1. Îtikâfa giren bir kimse îtikâfa girdiği yerden dışarı çıkamaz. Çıkarsa îtikâfı bozulur. Ancak şer’î veya tabiî veyahut zarurî bir özür ve ihtiyaçtan dolayı dışarı çıkılmasında bir mahzur yoktur. Îtikâf bozulmaz.

* Şer’î özür, mûtekifin Cumayı başka bir camide kılmak için dışarı çıkmasıdır.

* Tabiî özür, def’-i hâcet yapmak, abdest veya gusül almak için camiden çıkmaktır.

* Zarurî özür ise, mûtekifin bulunduğu mescidin yıkılması yahut kendisine veya çoluk çocuğuna bir zarar gelmesi gibi hallerden dolayı çıkma mecburiyetinde kalmaktır.

Şâfiîlere göre, Cuma namazı için başka bir camiye çıkmak, bir özür sayılmaz, îtikâfı bozar.

2. Hasta ziyareti için, cenaze namazı için dışarı çıkılması da îtikâfa mânidir.

3. Mûtekife, îtikâfı sırasında, birkaç günlük baygınlık veya delilik ârız olsa, îtikâfı bozulmuş olur.

4. Mûtekif, yemesini içmesini, nefsi ve ailesi için mutlak zarurî olan bâzı âlışveriş muamelesini dışarı çıkmadan hep mescidde yerine getirir. Bu, îtikâfa mâni değildir. Ancak satın aldığı şeyleri camiye getirip yığamaz. Zarurî ihtiyaçları dışında ticarî muamelelerde bulunmak da mekruhtur.

5. Mescidden dışarı çıkma sûretiyle îtikâfın bozulması durumu, vâcib olan îtikâflara göredir. Nâfile olan îtikâflarda bir özre mebni olsun olmasın dışarı çıkmakla îtikâf bozulmuş olmaz. Sadece îtikâftan çıkılmış olur.

Vâcib olan bir îtikâf bozulunca kazâsı lâzım gelir. Başlandıktan sonra terkedilen nâfile bir îtikâfın ise kazâsı lâzım gelmez.

6. Mûtekif için hanımıyla cinsî temas veya bunu dâvet edici öpme ve okşama gibi hareketler, gerek gündüzün olsun ve gerekse geceleyin haramdır. Cinsî temas, ister kasden olsun ister unutularak îtikâfı bozar; öpme ve okşama ise cünüplük durumu olmadıkça îtikâfı bozmaz. Sırf bakma ve düşünme ile cünüplük meydana gelmesi de, îtikâfa mâni değildir.

7. Mûtekif ezan okumak için minareye çıkabilir. İsterse minarenin kapısı caminin dışında olsun. Bu durum îtikâfa mâni sayılmaz.

Bir Mes’ele:

* Bir kimse nezrettiği bir îtikâfı yapmadan vefat edecek olsa, her günü için bir fidye verilmelidir. Çünkü vâcib olan bir îtikâf, orucun bir fer’idir. Binaenaleyh, oruçtaki fidye, îtikâfda da câri olur. Ne var ki fidye veremeyecek kadar fakir olursa, onun için Allah’tan sadece afv ve mağfiret dilenir… Fidye verilme mecburiyeti ortadan kalkar…

Îtikâfın Âdâbı Nelerdir?

1. Îtikâf sırasında hayırdan başka söz söylenmemelidir. Günahı gerektirmeyen sözlerde gerçi bir beis yoktur, fakat mûtekif için boş konuşmayıp, hayırlı şeyler konuşmak âdâbdandır. İbâdet inancıyla tamamen susup, hiç konuşmamak ise, mekruhtur. Çünkü susmak bizim dînimizde ibâdet değildir. Ama dilini gıybet, boş söz gibi şeylerden korumak niyetiyle susmak ise, mekruh olmadığı gibi aynı zamanda makbûl bir ibâdet de sayılır.

2. Îtikâf esnasında, Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerle meşgul olmak, Peygamberimizin (asm) ve diğer peygamberlerin hayatlarına ve kıssalarına dair kitablar okumak, kısacası dinî meselelerle gerek okumak, gerekse yazmak suretiyle iştigal etmek de âdâbdandır.

3. Mûtekif, îtikâfa girerken, en temiz elbiselerini giymeli ve üzerine güzel kokular sürünmelidir.

4. Îtikâfta bulunmaya nezreden kimse, buna yalnız kalben niyet etmekle yetinmemeli, dili ile de söylemelidir?

Yorum gönder

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.