Mahşerin Dört Atlısı
Makale
Mahşerin dört atlısı.
Kimdir bu Mahşerin dört atlısı
- İblis.
- Nefis
- Kötü arkadaş.
- Kötü din adamı.
Birincisi İblis.
Bilindiği gibi şeytanın ta kendisidir. Görevi de hepimizce malumdur. Aşağıda açıklayacak olduğumuz dörtlünün genel ismidir.
İkincisi İçimizde ki, “Nefis” Nefis İblisten daha tehlikeli içimizdeki düşmandır.
Görmediğimiz bilmediğimiz ama her an beraber olduğumuz biz kovsak ta gitmeyen. Nefis.
Nefis, size istemediğiniz bir şeyi mutlaka yaptırandır.
Bugün olmazsa yarın. Sevmediğiniz ve yapmak istemediğiniz bir şeyi tam unuttuğunuz anda aklınıza getiren, karşınıza çıkan o dur.
Siz onunla mücadele edersiniz onu yendiğinizi sanırsınız ama onu yenmek öyle kolay değildir.
Nefis kendi arasında ikiye ayrılır. Nefsi Şeytani, Nefsi Sultani.
Nefsi şeytani,
Şeytanın istekleri doğrultusunda hareket etmek. Onun sevdiğini yapmak sevmediğini yapmamakla olunur.
Bu hale düşenler şeytanın esiri olmuşlardır.
Bu halden kurtulmanın yolu, Allah CC indirdiği Kur’an’ ın hükmü ile ve Peygamber Efendimiz SAV sünnetullahı yani yaşantısı ile hemhal olmakla olur.
Tabii ki, bunun da yöntemleri vardır.
Bi kere insan kötü çevresinden uzaklaşacak.
Yani kötü arkadaş çevresinden uzak kalacak. Kötü arkadaşlarını terk edecek. Kendisine yeni bir yön çizecek.
Soluduğu havadan, yediği yemeğe, giydiği gömleğe kadar bu düstur yani değişim geçerlidir.
Eğer bunu yapabilirse bu sefer nefsini “Nefsi Sultani” olarak değiştirmiş demektir.
Artık Allah’ın CC Yolunu bulmuş onun en sevdiği Peygamberi ve kulu olan Hz. Muhammed Mustafa SAV sünnetullahının tadına varmış demektir.
Ancak bu durum devamlılık ister. Çünkü Nefsi Şeytani her zaman tetikte beklemektedir. Boşluğunu bulduğu anda saldırıya geçer.
Dolayısıyla kişinin kendini nefsi şeytaniden koruması ve korlaması öyle kolay değildir.
İşte bunun için de mutlaka bir Mürşit-i Kamile ihtiyaç vardır. Sizin aklınızın ermediği yerde devreye giren bir öğretmen – öğreticiye ihtiyaç vardır.
Bu durum tam da Tasavvufla alakalıdır.
Tasavvufa intisap eden bir kişi, Nefsin merhalelerini kendi başına aşması mümkün değildir.
Abdulkadir Geylani Hz. Leri dahil bütün büyük evliyalar (Allah Dostları) bir kişinin münferit olarak çalışması onu sadece Nefsi emmare den, levvame ‘ye sonra nefsi mülhime ye kadar getirebilir. Buyuruyorlar.
Bundan sonrası yani Nefsi mutmainne., Nefsi radiyye., Nefsi marziyye.ve Nefsi kâmile’ ye ulaşması bir Mürşidin kanalıyla olabilmektedir.
Bunun örnekleri çoktur. Bu konu da ben de tek başıma yaparım deyip yarı yolda kalanlar hatta ahiretini harcayanlar da olmuştur.
Ne cevherler bir inat uğruna son nefeslerini imansız olarak teslim etmişlerdir. Rabbim bizi bu durumdan ve bu “ben” likten muhafaza eylesin.
Bundan şu anlaşılmazsın. Tasavvufa intisap etmeyenin hali perişandır.
Hayır efendim. İnsan Tasavvufa intisap etmeden de yol alabilir alabilecek olduğu yolu da İslam alimleri yukarıda yazdığımız şekilde belirtmiştir.
Yoksa Allah’ın koymuş olduğu kurallara uyan kişi Allah’ın Cennetini hak etmiştir.
Burada ki esas mesele Takvadır. Allah CC sırlarına erişme arzusunun yanında cennet makamlardır.
Üçüncüsü. Kötü arkadaş.
Kötü arkadaş bu diğer ikisinden de daha tehlikelidir.
Elinden geldiği kadar kötü arkadaştan uzak dur. Çünkü yılan dan tehlikelidir.
Yılan en fazla seni sokar zehirler canını alır. Kötü arkadaş ise hem canını hem imanını alır.
Dünyanı da mahveder. Ahiretini de mahveder. Kötü arkadaştan sakınmalıyız.
İşte yukarıda da belirttiğimiz üzere, nefsi şeytaniden nefsi sultaniye geçebilmenin en önemli şartlarından birisi kötü arkadaşı terk etmektir.
Unutmayalım ki, Hz. Ömer ve onun gibi olanların tümü önce kendi etrafındaki kötü insanlardan ayrıldıktan sonra kâmil mümin olmuşlardır.
Arkadaşlarımızı iyi seçmemiz gerekir. Şeytan iyi arkadaş kılığına da girer.
İyi arkadaş seçmenin yöntemi çok basittir.
Arkadaş seçeceğimiz kişinin önce arkadaşının kim olduğuna bakmamız onun hakkında bizlere en doğru bilgiyi vereceğinden şüphemiz olmasın.
Allah ve Sünnetullah yolunda olduğundan emin olmalıyız.
HZ: Ali Efendimizin şu sözü ne güzeldir.
“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.”
Hadi bu söz üzerine biraz düşünelim. Ne dersiniz?
Dördüncüsü ve en tehlikelisi “Kötü Din adamı”
Din adamlarının iyisi insanların en iyisidir. Kötüsü de insanların en kötüsüdür.
Müslümanlar açısından din adamları önemlidir. İnsanoğlunun dinini ve dininin gereklerini yapmayı uygulamayı din adamlarından öğrenmesi en doğru yöntemdir.
Ancak günümüzde birçok örnekleri olduğu gibi insanları dinden soğutan farklı yerlere sürükleyen “ bi defadan bir şey olmaz” deyip sonra o halin alışkanlık haline dönüşmesinden ahiretini kaybeden insanlar tanıyorum. Eminin siz de Tanıyorsunuzdur.
Bu konu da bizlerde bir cemaat ehli olduğumuz halde küçük bir eleştiri yapmadan geçemeyeceğim.
İnsanları dinden soğutma hususunda Cemaatler, tarikatlar yeni versiyon ilahiyatçılar ön plana çıkmaktadırlar.
Bu demek değildir ki tüm tarikatlar böyledir. Hak yolda olan tarikatları tenzih ederiz. Allah yollarını açık etsin.
Bir tarikat ehlinin, mürşidinin nasıl olması gerektiği hususunda İncelik ve Nezafet Yolu Tasavvuf adlı kitabımızda bu konuya uzun, uzun değinmiştik. (264-267) Okumanızı tavsiye ediyorum.
Yani düşmanı tanımadan, şeytanı tanımadan Allaha kavuşmak Allaha dost olmak kolay değildir. Önce düşmanımızı tanıyacağız. Ona göre tedbirler alacağız.
Girmiş olduğumuz bu cihadı kazama yolunda gayret edeceğiz.
Hayatın kendisi “Cihat” tır.
Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, Tebük seferinden dönünce, “Hoş geldiniz! Küçük cihattan büyük cihada geldiniz.” buyurdu.
Bunun üzerine Sahabiler, büyük cihadın ne olduğunu sordular.
Hz. Peygamber (asm): “Büyük cihad: nefisin heva ve hevesine karşı yapılan cihaddır.” diye açıkladı. (Beyhaki)
Hulasa-i kelam. Euzubillahimineşeytaniracim diyoruz ya!…
Kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım. Diyoruz ya işte şeytan bu dörtlüdür.
Hadi bu Mahşerin dört atlısı ile hep birlikte mücadele edelim. Bir birimize destek olalım.
Bunlardan sakınırsak Allah CC daha iyi ve samimi bir kul olabiliriz. İnşallah.
Kalın sağlıcakla
Cemal Yıldız
Yorum gönder