İNSANOĞLU “BEN”İNİ KAYBETTİKÇE OLGUNLAŞIR.
İNSANOĞLU “BEN”İNİ KAYBETTİKÇE OLGUNLAŞIR.
Cemal Yıldız-Trabzon www.enveriye.org
Çok değerli kardeşlerim;
Bugün sizlere Hacı Babamızın kısa ama üzerinde durulursa kitap yazılacak kadar önemlisohbeinden bahsetmeye daha dorusu sizlere aktarmaya çalışacağım.
Sohbetin başlığını söyle koymayı düşündüm.
İnsanoğlu “Ben”ini kaybettikçe olgunlaşır.
Neden böyle bir başlık ve konu ile alakası ne?
Evet, akşam Cuma akşamı idi sohbet için dergahımıza geldik.
Hacı Babamızda geldi.
Sohbeti başlatmadan önce bizlere şöyle bir baktı, herkes bir kenara çekilmiş oturuyordu.
Bunu gözlemledikten sonra.
Bizlere Şöyle dedi.
Kardeşler; camilerde imamlar namaza başlamadan önce ne der?
Ey cemaati Müslim’in Saflarınızı sık ve düzgün yapınız. Değil mi?
(Evet, Hacı Babacığım)
Şimdi bizlerde zikrimize başlayacağız. Bizlerde saflarımızı sık yapmamız gerekir ki bir birimize kaynaşalım, karışalım ve ortaya bir güzellik çıksın.
Şöyle devam etti. Hacı Babam;
Bakın kardeşler;
Bir bitkinin oluşabilmesi için, Hava, Su, Güneş ve Toprak lazım değil mi?
Eğer bunlardan birisi eksik olursa bitki olmaz. Yeşeremez büyüyemez.
Bu dörtlü karışımdan bitkinin yeşermesi mümkün.
Ama bu dörtlünün her biri, bitkinin oluşmasına kendi özelliğini kaybederek katkı sağlamaktadır.
Yani güneş kendi özelliğini kaybediyor, su, hava ha keza toprak da öyle.
Hiçbirisi ben güneşim güneş olarak kalacağım veya toprağım, suyum, havayım olduğum gibi kalacağım demiyor.
Böyle bir inatlaşma olsa bitki yeşeremez.
Başka bir örnek verecek olursak.
Sütlaç yapmak için Pirinç ve Süt gerekli değil mi?
Pirinç ve süt kaynatılıp kıvamına geldikten sonra, sütlaç servise hazır oluyor.
Eğer pirinç inat etse ben pirinç olarak kalacağım veya süt inat etse ben süt olarak kalacağım dese bizim sütlaç olmaz.
Ama ikisi de kendi ben’lerinden ödün veriyor piştikçe olgunlaşıyor ve sütlaç meydana geliyor.
Değerli kardeşlerim;
Bizlerde insan olarak kendi ben’lerimizden ödün verirsek yani “ben”leri bir kenara bırakırsak birbirimize sarılır, karışırsak, olgun bir Müslüman olma yoluna girmiş oluruz inşallah.
Eğer bizler ihvan olarak “ben”lerimizi yenmekte inatlaşırsak yol alamayız.
“Ben”lerimizi yenmenin birinci basamağı “SELAM” ikinci basamağı samimi bir şekilde saflarımızı sıklaştırmamızdan geçer.
Bütün bu düşünceler ve örneklemelere Hacı Babamızın nasıl ulaştığını düşündüm.
Hatta kendisine de sordum. Tefekkürden ulaşılabilineceğini bana söyledi.
Eeee boşuna dememişler ( فكرة ساعة خير من عبادة ستين سنة )
“Bir saat düşünmek (tefekkur) , altmış sene ibâdetten daha hayırlıdır “
(Ebu eş-Şeyh, el-Azame, 1 / 297 / 42) diye.
Tüm kardeşlerime sağlıklı günler dilerim.
Yorum gönder