TEVAZU
Tevazu
Tevazu Türkçe de; Alçak gönüllülük anlamına gelir.
Alçak gönüllü olmak diğer bir adı ile Tevazu sahibi olmak, insanı bulunduğu ortamda farklı kılar.
Alçak gönüllü İnsan bir başkasına karşı ön yargılı olamaz. Karşısında ki tüm insanları eşit seviyede görür.
Zamanla karşısındaki şahsiyetleri kendisinden de üstün görme erdemliliğine erişir.
Bu da tasavvufi bir yaklaşımdır ki buna şu an tüm insanlığın ihtiyacı vardır.
Evet; karşımızdakini kendimizden üstün görmek ve o şahsiyete ona göre değer vermek.
Gerçekten de bizleri yücelten bir durumdur.
Hani bir söz vardır “İnsanlar Yükseldikçe alçalır”
Yani makam ve mevkiiniz ne olursa olsun ne kadar yükselirseniz yükselin, kapınıza gelen şahsiyetlere insan gibi davranın onlara üstten bakmayın.
“Ben ”im deyip bir kenara çekilmek insanlığa yakışmayan bir durumdur.
Nice âlimler, bilim adamları, ilim adamları kendilerini beğenmekten başkalarına zaman ayıramamış ve öylece ölüp gitmişlerdir.
Oysaki Tevazu sahibi ilim, bilim adamları hatta sanatçılar bunlar öldüklerinde bulundukları çevrelerde bir hareketlilik oluyor.
Hani deler ya Öldükten sonra arkandan bir hoş seda bırak işte bütün mesele aslında bu.
Buna gayret etmeliyiz.
Bi defa karşımızdakine ön yargılı yaklaşmamalıyız. Karşımızdaki bizden daha eğitimsiz veya daha kültürsüz olabilir.
Bu onun suçu değil “onun böyle olmasında benim payım nedir”.
Bunu düşünmek ve ona göre davranmak lazım.
Hani Tasavvufta bir kural vardır. Bu kuralı “Yunus” şu dizilerle dile getirmiş.
Sövene dilsiz gerek,
Dövene elsiz gerek
Derviş gönülsüz gerek
Sen derviş olamazsın.
Bir eğitim seminerinde dinlemiştim.
Eğitmen arkadaşımız örnek olsun diye anlatmıştı.
Nobel ödülü alan Gururumuz Sayın Aziz Sancar Bey; ödül töreninden sonra eve gelir.
Eşine töreni izleyip izlemediğini sorar
Eşi de, izledim. Aziz Bey Tebrik ederim. Bende çok mutlu oldum. Der.
Hemen sonra Muhterem eşleri Aziz Bey çöp saati geldi lütfen çöpleri dışarı çıkarımısın der.
Aziz beyde şöyle der.
İşte o zaman anladım ki;
Ödül almak başka bir şey. Evde ki görevi yerine getirmek başka bir şey.
Hemen çöpü aldım dışarı çıkarttım der.
İşte böyle Tevazu sahibi olmak bizlere insan olduğumuzu da hatırlatır.
Şöyle dememiş Aziz Sancar. Ben Nobel Barış ödülü almışım “çöp “Lemi uğraşacağım.
Yani “Kibir” yapmamış.
Kim kendini başkalarından daha yetenekli görür ve karşısında kine öyle üstten bakarsa bu kibirdir.
“Tevazu varsa Kibir yoktur.”
Tevazu sahibi olmadığımızdan, bugün din adamları bir araya gelemiyor ve İslam’ı olduğu gibi anlatamıyorlar. Herkes ayrı dilden konuşuyor.
Herkes Din’i kendisine göre yorumluyor. Oysaki bana göre din yoktur.
Gelin bir araya kibir yapmayın. Bu insanlık için en hayırlısı hangisi ise Kur’an ve Sünnete göre bunu söyleyin. İlim adamında “Kibir” kebair günahtır.
Meleklerde de en âlim Şeytan (iblis) dı.
Bakara Suresi 34ncü ayette Yüce Rabbimiz Şöyle Buyuruyor.
Ve meleklere: “Âdem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kâfirlerden oldu.
Yine Peygamberimiz (SAS) bir hadislerinde şöyle buyurdu.
“Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan hiç kimse, Cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan hiç kimse de Cennet’e giremez.” (Müslim, Îmân, 148-149)
Ayet ve Hadisten de anlaşılacağı üzere Kibir Allah cc. Hunun hiç hoşlanmadığı bir durumdur.
Bugün etrafımıza baktığımızda gerek bireysel gerekse kurumsal temeldeki geçimsizliklerin hepsi kibir, gurur ve hasetten dolayı olmuştur.
Ben daha bilgiliyim, ben daha zenginim, o benim dengim değil. Onunla aynı yerde oturmam deyip yalnız kalanların sayısı az değil.
Veya onun şusu var da benim niye yok. Deyip de boşu boşuna hayıflananların sayısı az değil.
Rabbim tüm kardeşlerimize Hakiki İman nasip eylesin.
Kimsenin “O” suna “bu” suna bakmadan yolumuza devam edeceğiz.
Doğruluktan, Haktan, Hukuktan, Adaletli olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Haksızlığa uğrasak bile.
Neticede bizler mükâfatımızı Allah’tan bekleyen inanmış bir topluluğuz.
Allah Yolumuzu bu minval üzere hayırlı, uğurlu eylesin inşallah.
Allaha emanet olunuz.
13.07.2020 Cemal Yıldız.
Yorum gönder